YETKİ VERİLMEZ, ALINIR MI?

Ahmet uzun süredir beklediği terfiyi almış, ekip şefi olmuştu. Terfisinden birkaç gün sonra, Departman Müdürü Hakan Bey’le birebir görüşme planlamışlardı.

Ahmet’in içi tatlı bir heyecan dolu, kıpır kıpırdı. Yapmak istediklerini ve bunları Hakan Bey’e nasıl anlatacağını planlamıştı: “Öncelikle ekibin yaptığı çalışmaları ve ihtiyaçlarını içeren bir rapor hazırlamalıyım... Artık yetkim olacağı için bürokrasi nedeniyle daha önce tıkandığımız birçok konuyu rahatlıkla çözümleyebiliriz... Ekibin önerdiği yeni projelerden de söz etmeliyim...” iç konuşmalarıyla Hakan Bey’in odasının kapısını çaldı.

HAKAN: Günaydın Ahmet. Gel, otur şöyle. Sonunda isteğine kavuştun. Eee nasıl, memnun musun bakalım?.

AHMET: Yeni görevimin bana daha fazla sorumluluk yüklediğinin farkındayım ama benim için çok keyifli, çalışma isteğimi artırıyor. Yapacağımız yeni çalışmaları ve eskilere getirebileceğimiz değişiklikleri düşündükçe...

HAKAN: ( Ahmet' in konuşmasını keserek) Ne tür değişiklikler. Biz birimin işleyişinde değişiklik yaratmayı düşünmüyoruz. Eskiden olduğu gibi yine bana bağlı olarak çalışacaksınız zaten. Yaptığınız çalışmaları yakından takip etmek istiyorum. Sen birimde uzun süredir çalışıyorsun ancak biliyorsun ki yöneticilik farklı... Hem bu işte daha çok yenisin.

AHMET: Size bağlı olarak çalışacağımızı biliyorum tabi, ama size getirmeden çözebileceğimiz birçok konu var. Ekip şefi olarak birazdan bahsedeceğim yetkilerim olabilirse işlerimiz daha kolay yürüyecek.

HAKAN: Ne diyorsun? Yetki mi? Yetki öyle verilmez Ahmet, alınır. Önce göstereceğin performansla hak etmen lazım. Şimdiye kadar da işlerimizin zor yürüdüğünü sanmıyorum. Yoksa işleri ben mi zorlaştırıyorum?

Hakan ve Ahmet uydurduğum isimler, ama böyle örneklerle çok karşılaştım. Peki böyle Müdür – Şef – Çalışan ilişkileri size ne kadar tanıdık geliyor? “Yetki verilmez, alınır” düşüncesine katılıyor musunuz? Yönetici ve çalışan tarafından yorumlarınız neler?

AYŞE DEMİRBAŞ

Eğitim, İletişim ve Performans Yönetimi Danışmanı